08.09.2024 - Siirt Şehir Portalı & Siirt Firma Rehberi Teması
REKLAM ALANI
botanhaber

AKP Ne Siirt Ne de Ülke İçin Umutlu Bir Gelecek Sunabilir

Yılmaz AKSU

Yazarın şu ana kadar yazılmış 1 makalesi bulunuyor.

Ne Haber tarafından hazırlanan “Demokrasi Meydanı” programı formatı gereği Siirt için bir ilkti. İlk olması hesabıyla elbette eksikleri vardı ancak bu başarılı bir çalışma ortaya koymalarına engel olmadı. Genç ve dinamik ekip teknik olarak Siirt şartları düşünüldüğünde başarılı bir program ortaya koydu.

Programda bir iktidar temsilcisinin çoğunluğu muhalif olan kişilerin sorularını cevaplamaya çalışması Batı demokrasisi için zere kadar önem taşımazken Siirt demokrasisi için bence kocaman bir adımdı. Bu vesileyle her şeyden önce “Ne Haber” ekibini kutlamak gerekir. 

Burada üzerinde duracağımız nokta tabi ki programın teknik unsurları olmayacak. Biz ülkenin içinde bulunduğu içler acısı halinin müsebbibi olan bir iktidarın Siirt’teki temsilcisinin sorulan sorulara verdiği yanıt üzerinden genel bir değerlendirme yapacağız.

Değerlendirmeye geçmeden şunu belirtmekte fayda var, bir parti temsilcisi temsil ettiği partinin tüm politikalarından sorumludur; ancak partisinin politikalarına ters düşeceği hususlar mutlaka vardır. Bu noktada kendisini suçlamak yanlıştır. Önemli olan kişinin savunduğu bu düşünceleri partisine kabul ettirmek için çaba sarf etmesidir. Çaba göstermeyip bakın ben bunu savunuyorum ancak partim ne yapar, bilmem gibisinden bir yaklaşım sergilediğinde partisinin her tutumundan kendisi de sorumlu olacaktır. Demokratik işleyişin olduğu partilerde bu durum mümkünken AKP’de partisinden farklı bir çizgi çizmek imkansız gibi bir şey. Bu açıdan bakıldığında Ekrem OLGAÇ’ı AKP politikalarından ayrı bir kişilik olarak değerlendirmek yanlış olur.

Programı izleyenler fark etmiştir, bu aslında AKP’lilerin genelinde var ki Sayın Ekrem OLGAÇ’ ta da aynı durumu görmemek mümkün değil. Kendileri yani AKP, 20 yıldır iktidardadır, onlardan önceki dönem 20 yıl öncesine gider, dolayısıyla mevcut sorunlardan kendileri sorumluyken, ülkede bir düzensizlik bir yanlışlık bir hukuksuzluk varsa suçlu hep başkalarıdır. Hakkını yememek lazım bir tek işsizlik konusunda itirafta bulundu, diğer hususlarda ülke güllük gülistanlıktı.

Program konuğu AKP İl başkanı, kendisi aynı zamanda bir hukukçu…. Zaten soruları soran kişiler bunu ifade edip hukukçu kimliğiyle cevap istediler. Ancak ne yazık ki hukukla ilgili sorulara verilen cevaplarda hukuktan eser yoktu. Hele KHK ile ilgili sorunun cevabı tam bir fiyasko idi. Ekrem Bey, KHK’lı insanların avukatlığını yaparak KHK sorununu hemen çözmüş, tanıdıkları için referans olmuş, suçsuz olduğuna inandığı kişiler için çaba sarf etmiş, tanıdığı kadarıyla gidip kurumlara konuyu ifade etmiş, duruşmalarına katılmış, yüzlerce insanın görevine dönmesini sağlamış. Suçsuz olanların çoğu da görevine dönmüş. Olay bu kadar basit yani.

127 bin 292 insan görevden alınmış ki bunlar komisyona başvuranlar, başvurmayan binlerce kişiyi saymıyorum. OHAL komisyonu kararıyla başvurusu reddedilen KHK’lı sayısı 109.332 .Yani görevine iade edilenler % 20 bile değil.

Ekrem Bey’in bu sayıdan haberi yok zaten. Kendisi yüzlerce kişinin görevine dönmesini sağlamış ya vicdanı rahat; oysa suçsuz olup da göreve dönmeyenlerin sayısı çok daha fazla. Kendisi tanıdıkları için referans olmuş, ama dayısı olamayanlar kaderine terk edilmiş. KHK’ların avukatlığını yaparak büyük bir mücadele ortaya koyduğunu düşünüyor. Şunu eklemek lazım her avukat gibi mesleğini icra etmiş, parasıyla yaptığı işle övünmek ne kadar ilkeli olur. Halbuki işsiz güçsüz kalıp avukat parası olmadığı için kendisini savunamayanlardan bahsetmiyor.

Mahkemede hiçbir suç unsuru bulunmayan yüz binden fazla kişi komisyonun dandik gerekçeleriyle reddediliyor. Ekrem Bey gibi tanıdıkları olmadığı için aileleriyle birlikte sefil bir yaşam sürdürmeye devam ediyor.

Kısacası Ekrem Bey, Hukukçu kimliğini konuşturup da KHK’lar yasadışıdır diyemedi. Suç unsuru bulunmadan insanları mesleğinden etmenin hukukta yeri olmadığını söyleyemedi. . KHK mağduriyetinin sebebi AKP yani onun temsilcisi olduğu partidir. Partisinin yarattığı mağdurların hakkını savunmak tam bir çelişki. Önce mağdur et sonra onların hakkını savunuyorum diye övünmeye çalış. Bunu izah edecek kavram bulamıyorum. Bizzat işin içinde olmasına rağmen KHK’lıların çoğunun görevine iade edildiğini bilemedi, bilmiyor, bilse de neyi değiştirebilir onu da yorumunuza bırakıyorum.

Bölgenin temel sorunu olmasına rağmen AKP ‘nin gündeminde olmayan Anadilde eğitim konusuyla ilgili yine anlamakta zorlanacağımız cevaplar verildi. Güya veliler, aileler anadiline önem vermediği için ve bu dile talep olmadığı için bu yönde bir gelişim sağlanmıyor. Bugün Kürt sorunun temel unsuru olan anadilde eğitim talebi bu kadar basit bir gerekçeyle izah ediliyor ya bravo ne diyelim. . Hem Kürt hem hukukçu olan zat, anadilde eğitimin bir hak olduğunu bununla ilgili bir çalışmanın yapılması gerektiğine dair tek bir ifade kullanmadı; sadece Kürtçe konuşmanın önündeki engelleri kaldırdıklarını, seçmeli ders olarak okutulmaya başlandığına dair övgüler sundu. İşin garibi okullarda seçmeli ders olarak Kürtçe’nin seçilmemesi konusunda teknik ve idari birçok sorun olmasına rağmen suçu ailelerde araması. Çoğunluğun AKP’li olduğu okul idarecilerinin Kürtçe seçmeli derse sıcak bakmaması, sınıfların yetersiz olması, her sene sadece 1 veya 2 Kürtçe öğretmen atamasının yapılması dolayısıyla Kürtçe öğretmenlerinin yetersiz kalması gibi konular gündemlerinde olmadığı için yine suçlu biz olduk. Velhasıl AKP’li bir Kürt bile olsa anadilde eğitim konusu umurlarında değil.

Kayyum konusuna verilen cevap da klasik bir cevap oldu kanaatimce. AKP, işine gelmeyen her bir konu için hukuki bir mesele değip işin içinden çıkmaya çalışmıştır. Kayyum konusu da bunlardan biridir. “Milletin iradesi” lafını ağızlarına sakız yapanlar konu kayyum meselesi olunca konu bir anda hukuki bir mesele oluyor.    Hukukla alakası olmayan anayasal bir suç unsuru olan husus AKP için hukuki bir mesele oluyor. Gerçi hakkını yememek lazım, Ekrem Bey konuşmanın sonunda olması gerekeni söyledi, suçlunun yerine meclisten biri seçilmesi gerekir, dedi; ancak şunu anlamak istemedi, ortada suç işleyen yok sadece kayyum var. Eğer gerçekten mesele suç işleme meselesiyse –  ki onlar da meselenin bu olmadığını biliyor- bir tek HDP belediyeleri mi suç işliyor. Buna karşı verilecek cevap bu muydu? Kayyumlar mahkeme kararıyla atanmıyor ki hukuki bir mesele olsun, İçişleri Bakanının imzasıyla atanıyor.

Kayyum konusunu hukuki bir mesele olarak değerlendiren konuşmacı her türlü basın açıklaması ve yürüyüşlerin yasaklanmasının ise valilikle ilgili bir husus olduğunu ciddi bir güvenlik hususu yoksa yasaklanmasının uygun bulmadığını ifade etti. Altı aydan beri her 15 günde bir çıkarılan bu yasaklama kararını bilmemesi gerçekten vahim bir durum. Bir il başkanı 6 aydan beri ilde basın açıklamalarının yürüyüş ve gösterilerin olmadığını görüyor ama sebebini merak etmiyor. Doğrusu ilginç buldum. Eğer gelecek hafta bu yasak uzatılmazsa programın bir işe daha yaradığını görmüş olacağız.

Botan Köprüsü için ben savunulacak hiçbir tarafın olmayacağını düşünüyordum, bunda da raporları sunan yerel halk suçlu gösterildi. Yani AKP bu olayda da masum…Olan olmuş başkanın kendisi de mağdur, çünkü köyüne o köprüden gidiyor, gemiye sıraya girdiğinde utanıyor en son o biniyor. Köprü yapımı için çalmadığı kapı kalmıyor. Hakkını yememek lazım samimi itiraflarda bulunuyor.

Peki sorun nerde? O köprünün su altında kalacağı biliniyor, ama alternatif köprü yapılmıyor; köprü su altında kalıyor, binlerce köylünün il merkeziyle bağlantısı kesiliyor ve tabi ki köylünün isyanı başlıyor. İyi Parti bile mecliste sorunu dile getiriyor. İl Başkanının köyü de köprünün diğer tarafında, bu durum halkta da bir umut kaynağı oluyor. Ama nafile, köprü bir türlü yapılmıyor. Yol ve köprülerle övünen iktidar Mışar bölgesinde köprüyü su altında bırakıp yollara engel koyuyor. İnsanlar 20 dakikada gittikleri köylerine 1-2 saate gitmeye başlıyor. Dünyada böyle bir örnek yok. Köprü yıkan iktidar olarak bu halkın tarihine kara bir leke olarak geçen AKP iktidarı, tüm çabalara rağmen köprü için bir türlü adım atmıyor. Anladığım kadarıyla seçimden önce bir proje ortaya koyup seçim yatırımı olarak halka sunacaklar. Bunu yaparlar mı yapacaklar, iddia ediyorum. Yıktıkları köprü yerine yeni bir köprü yapmak için halktan oy istemezlerse burada herkesten özür dileyeceğim.

Şimdi tüm bu değerlendirmeler ışığında sormak istiyorum, ey Siirt halkı !

Siz, ellerinde hiçbir kanıt yokken insanları işinden edip sonra da onların hakkını savunuyormuş gibi bir izlenim veren;

İnsan hak ve hukukun temel ilkelerden biri olan anadilde eğitim için zerre kadar bir çaba sarf etmeyen, bilakis anadilde eğitime engel olarak halkı gören;

Seçtiğiniz temsilcilerinizin suçu yokken bile uyduruk gerekçelerle yerine kayyum atayıp iradenizi hiçe sayan,

Basın açıklaması ve yürüyüş hakkınızın gasp edildiğinin farkında olmayan,

Köprülerinizi yıkıp onun yerine yapılacak köprü için çırpındıklarını söyleyip tek bir adım atamayan,

İşsizlik sorununa çözüm bulamadığını itiraf eden,

Bir parti size umutlu bir gelecek sunabilir mi?

Yılmaz AKSU

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ